Diyabete Nedir Etkenleri Nelerdir
Genel Tanıtım
Acıbadem sıhhat Grubu hastane ve tıp merkezlerinde diyabet hastalığının tanı ve tedavisi için bütüncül bir yaklaşımla hizmet veriyor. Diyabet hastalığının yönetiminde kan şekeri denetimü ve hastalığın komplikasyonlarına karşı önleyici tedavilerin yanı sıra, Diyabet Okulları vasıtasıyla diyabet hastalarına diyabetle yaşam mevzusunda informasyon veriliyor ve eğitim çalışmaları yapılıyor.
Diyabet hastalığına bir takım ruhuyla yaklaşılan Acıbadem’de hastalar endokrinolog ve/yada iç hastalıkları hekimi, diyabet hemşiresi ve diyetisyenlerin oluşturduğu diyabet ekibi tarafından değerlendiriliyor; hastanın tıbbi durumuna ve yaşam tarzına uygun yaklaşımlarla tanı ve tedavi hizmeti sunuluyor.
Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?
İnsan vücudunun enerji ihtiyacı; alınan besinlerdeki karbonhidrat, protein ve yağlardan sağlanır. Bu gıda öğeleri sindirilirken glikoz adı verilen sıradan şekerler açığa çıkar. Glikoz vücudun tüm organları için en önemli gıda kaynağıdır. Hücrelerin glikozun enerjisini kullanabilmesi için, glikozun hücre içine alınması gerekir. Glikozun hücre içine girmesini ve glikojen olarak depolanmasını sağlayan, pankreas bezi tarafınca salgılanan insülin hormonudur.
Şeker hastalığı yahut diyabet (Diabetes Mellitus), pankreasın vücut için yeterli miktarda insülin üretememesi yahut ürettiği insülinin vücut tarafınca etkili bir şekilde kullanılamaması sonucunda ortaya çıkan, yüksek kan şekeri ile seyreden bir hastalıktır.
Diyabet Hastalığının Tipleri nedir?
Diyabet birkaç farklı türde görülebilir, 3 temel tipi bulunur. Bunlar; Tip 1 diyabet, Tip 2 diyabet ve gestasyonel diyabettir. Diyabette vücut lüzumlu insülini üretemez veya kullanamaz, böylece kandaki glikoz seviyesi yükselir. Tip 1 diyabette vücudun doğal olarak insülin üretimi azalır. Tip 2 diyabet ile Gestasyonel diyabette ise vücut insülinin etkisine karşı direnç geliştirir. Bu iki durumun sonucunda kan şekerinin yükselmesi (hiperglisemi) durumu gerçekleşir. Henüz bütünüyle ortaya çıkmamış şeker hastalığı türüne ise gizli saklı şeker ya da pre-diyabet adı verilir.
Tip 2 Diyabet Nedir?
Tip 2 diyabet, kandaki şeker seviyesinin (glikoz) çok yüksek olmasına yol açan, çok yaygın bir durumdur. Vücut hücrelerinin normal olarak üretilen insüline karşı direnç kazanması, bu nedenle de kandaki şekerden faydalanamaması durumudur. Aşırı kilo, hareketsiz yaşam tarzı, stres, ailede şeker hastalığı görülmesi ve ilerleyen yaş Tip 2 diyabetin sebepleri arasındadır. Ancak Tip 2 diyabetin belirtileri insanları her vakit kötü hissettirmediği için rahatça fark edilmeyebilir.
Normalde görülen aşırı susama, sık idrara çıkma ve yorgunluk şeklinde semptomların yanı sıra kalp ve sinirlerle ilgili ciddi problemlerın ortaya çıkması ihtimalini arttırır. Tip 2 diyabet ferdin günlük yaşamını hayat boyu etkileyecek bir durumdur. Denetim altına alınması için rejim değişikliği, ilaç kullanımı ve tertipli tıbbi kontroller gerektirebilir.
Tip 1 Diyabet Nedir?
Tip 1 diyabet, vücudun kan şekerini kontrol etmek için yeterli oranda insülin hormonu üretememesi durumudur. Bunun sonucunda da kandaki şeker (glikoz) seviyesi çok yüksek değerlere ulaşır. Kanda aşırı derecede yükselen glikozu denetim altında tutmak için gmeşhurk insülin enjeksiyonlarına ihtiyacınız duyulur. Tip 1 diyabet çoğu zaman küçük yaşta ortaya çıkar. Vücudun kendi bağışıklık sisteminin pankreasın insülin üreten hücrelerine saldırmasından kaynaklanır.
Tip 1 şeker hastalığı diyabetik ketoasidoza yani DKA’ya niçin olabilir. DKA, vücutta ciddi insülin eksikliği olduğunda ortaya çıkar. Enerji için şeker kullanamayan vücut, bunun yerine vücutta bulunan depolanmış yağdan faydalanmaya adım atar. Depolanmış yağ vücut tarafından kullanılırken geriye ketonlar adı verilen kimyasallar bırakılır. Bu vaziyet kontrol altına alınmazsa ketonlar kanda birikirler ve kanın asit değerini yükseltirler. Özellikle başta çocuklar olmak üzere Tip 1 şeker hastalığı olduğundan habersiz bireyler, DKA nedeniyle fenaleşmeden teşhis edilemeyebilirler. Bu nedenle DKA’nın belirtilerini ve semptomlarını hızlı bir şekilde tedavi edebilmek için tespit etmek önemlidir.
Tip 1 şeker hastalığının semptomları arasında başta planlanmamış kilo kaybı gelir. Eğer vücut yiyeceklerden enerji alamazsa, bunun yerine enerji için var olan kas ve yağları yakmaya başlayacaktır. Beslenme ve hareket seçiminı değiştirmeden kilo vermeye başlamanın nedeni budur. Vücudun yağ yakarken ortaya çıkardığı ketonlar mide bulantısı ve kusma hissi oluşturabilir. Ketonlar kanda hayatı tehdit edebilecek tehlikeli seviyelere kadar yükselebilir.
Gestasyonel Diyabet Nedir?
Gestasyonel diyabet şu demek oluyor ki hamilelikte şeker hastalığı (gebelik şekeri), hamilelik öncesi kafi insülin salgılayabilen pankreas hücrelerinin hamileliğin ilerlemesiyle beraber yeterli insülin salgılayamamasından oluşur.
Gestasyonel diyabet sebebiyle geçmişte şeker hastalığı belirtisi olmaması durumunda dahi hamilelik boyunca kan şekeri yükselebilir. Bu durum hamilelik bitiminde genellikle kendiliğinden düzelir. Ailesinde şeker hastası bulunanlar, 30 yaş üzerinde olanlar ve fazla kilolu olanlar hamilelikte şeker hastalığı riski taşırlar.
Gizli saklı Şeker Nedir?
Normal şartlar altında bireyin kan şekeri düzeyi normalden yüksek olması durumunda şeker hastalığı tanısı koymaya yetecek değerde değilse bu vaziyet gizli şeker ya da pre-diyabet olarak tanımlanır.
Yapılan araştırmalar sonucunda gizli saklı şekeri olan kişilerde çoğu zaman 10 sene içinde Tip 2 diyabet görüldüğü saptanmıştır. Gizli şeker hastalığının Tip 2 diyabete dönüşmesini engellemek ve geciktirmek için sağlıklı beslenmek ve daha hareketli bir yaşam biçimı benimsemenin etkili yöntemler olduğu görülmektedir.
Belirtiler
Diyabet (Şeker Hastalığı) Risk Faktörleri nedir?
Genetik faktörler ve aile öyküsü: Tüm diyabet türleri için aile öyküsü önemlidir. Özellikle birinci aşama akrabalarda Tip 1 diyabet bulunuyorsa, herhangi bir semptom beklenmeden hekim denetimünde kan testi yapmış oldurılmalıdır.
Pankreasa Bağlı Hastalıklar: İnsülin hormonu, pankreas tarafından salgılandığı için, pankreasta meydana gelen herhangi bir hastalık diyabet riskine niçin olabilir. Bazı ender hastalıklar pankreasa zarar verebileceğinden, diyabete sebep olabilirler.
Aşırı kiloluluk: Tip 2 diyabetin ve gestasyonel diyabetin en önemli risk faktörlerinden biri obezitedir.
İnsülin direnci: Tip 2 diyabette; hücrelerin insüle karşı direnç oluşturması kandaki glikoz seviyesinin artışına neden olur.
Hareketsiz yaşam: Hareketsiz yaşam, kilo denetimünü zorlaştırabilir ve Tip 2 diyabet riski doğurur.
Polikistik Over Sendromu: Polikistik over sendromu hanımlarda Tip 2 diyabet riskini artırır.
Yaş: Tip 2 diyabette; yaşam şekli ve hastanın kilosu şeklinde yaşı da önemlidir. İlerleyen yaşlarla metabolizma yavaşlamaya başladığından Tip 2 diyabet riski dolaylı olarak artar.
Gestasyonel Diyabet: Hamilelikte şeker hastalığı yaşayan kadınların, ilerleyen yıllarda Tip 2 diyabet hastası olma riski yükselir.
Obezitenin Diyabetle İlişkisi Var mı?
Tip 2 diyabetle obezite arasında direkt ilişki bulunmaktadır. Tip 2 diyabete sahip hastaların %80’i aşırı kiloludur. Bel yağlanmasına sebep olan insülin direnci bununla beraber tip 2 diyabete de sebep olabilir. Bu durumda uygun bir rejimle kilo kontrolünü sağlamak, semptomları azaltır ve hastanın genel sağlık durumda iyileşme sağlayabilir.
Diyabetin Yol Açtığı Hastalıklar
Diyabetin sebep olduğu başlıca hastalıklar şu şekildedir:
Kalp ve damar hastalıkları
İnmeler
Göz damarları ve retinada hasar
Böbrek yetmezliği
Erkeklerde sertleşmeme sorunu
Diyabetik ayak
Sinir sistemi rahatsızlıklarıDiyabet yukarıda sayılan hastalıklara sebep olabilir, bu hastalıkların da komplikasyonları eklendiğinde hastanın yaşam standardını ve bedensel bütünlüğünü bozabilir. Hekim kontrolünde meydana getirilen tedaviyle, diyabete ve sebep olduğu hastalıklara ilişkin komplikasyonlar önlenebilir yahut etkileri azaltılabilir.
Tedavi şekilleri
Diyabet Tedavisi
Diyabet kronik bir hastalıktır ve kesin bir tedavisi yoktur. Hastalığın tedavisi, hastalığın negatif etkilerini önleyebilmek ve hastanın yaşam kalitesinin düşmesini engellemek içindir. Kan şekeri seviyesinin normal sınırlarda tutulabilmesi, hastalığın etkilerinin en aza indirgenilmesi için önemlidir.
Hastanın diyabet hakkında data edinmesinin, kendi kan şekerini kontrol etmesinin, doğru beslenmenin ve kafi egzersizin uzun solukta ortaya çıkan komplikasyon riskinin azaltılması için önemi büyüktür. Bunların yanı sıra diyabetten meydana gelen yüksek kardiyovasküler hastalık riskini azaltmak için sigara kullanılmaması ve gerilim ile kolesterol seviyelerinin kontrol altında tutulması zorunludur.
Tip 2 diyabet için antidiyabetik ilaç kullanımı ile Tip 1 diyabet için insülin tedavisi şeker hastalığının ilaçla denetim altına alınması için kullanılan yöntemlerdir.
Obezitesi bulunan şeker hastalarına uygulanan gastrik bypass ameliyatı sonucunda kan şekeri seviyeleri %80 ile %100 oranında normale döndürülebileceği görülmüş olsa da yaygın olarak başvurulan bir çözüm değildir.
Diyabette nasıl Beslenmek Gerekir?
Diyabet hastalarının diyetleri hekimlerinin denetimünde hastanın genel sıhhat durumuna ve kilosuna bağlı olarak hazırlanabilir. Diyabette kaçınılması ve tercih edilmesi ihtiyaç duyulan besinler bulunur.
Karbonhidratlar
Diyabet, şeker hastalığı olarak da isimlendirildiği için çoğu kez diyabet hastalarının şeker yani karbonhidrat yememesi gerektiği gibi bir yanlış anlaşılma söz mevzudur. Oysa doğru karbonhidratları yemenin hiçbir sakıncası yoktur. Tam tahıllar, esmer pirinç, yulaf, kinoa, tatlı patates şeklinde ürünler diyabet hastalarının rejimi için uygundur. Diyabet beslenmesinde sakınılması gereken; işlenmiş tahıllar, beyaz un ve bu unla yapılmış ürünler, paketli ürünler, kızartılmış karbonhidratlardır.
Sebzeler
Lif yönünden varlıklı sebzelerin tümü diyabet beslenmesi için uygundur. Sebzeleri pişirirken kızartmaktan kaçınmak, buharda pişirme ve ızgara benzer biçimde yöntemleri kullanmak gerekir. Sodyumu düşük, tuzsuz yahut azca tuzla pişirilmiş sebzeler diyete uygundur. Özellikle yeşil yapraklı sebzeler önerilir. Turşu gibi çok tuz içeren ürünlerden, bazı peynirlerden, tereyağı ve margarin şeklinde doymuş yağlarla pişirilmiş sebzelerden kaçınılmalıdır.
Meyveler
Diyabet hastaları için taze meyvelerin çoğu, tavsiye edilen porsiyonlarda tüketildiği sürece uygundur. Şekerle tatlandırılmış meyveli reçeller, konserve meyveler diyabet hastalarına önerilmez. Meyve sularının taze sıkılmış olanları paketli ürünlere kıyasla daha çok tavsiye edilir.
Proteinler
Protein yönünden varlıklı besinler yaygın kanının aksine yalnızca hayvansal ürünler değildir. Fasülye, mercimek, nohut, soya, tohumlar, kuruyemişler ve tofu şeklinde bitki bazlı protein kaynakları diyabet hastalarının beslenmesi için uygundur. Bunların yanı sıra balık, yumurta ve tavuk şeker hastalarının diyetine uygundur. Önemli olan hayvansal ürünlerin işlenmemiş ve kızartılmamış olmasıdır. İşlenmiş kırmızı etler, tavuk ve balıklar yüksek oranda sodyum ve yağ içerebilirler. Kızartılmış, tuzla kurutulmuş, yüksek oranda doymuş yağ içeren hayvansal ürünler diyabet hastalarına önerilmez. Süt ve süt ürünlerinin yağsız yahut az yağlı olanları ya da bitkisel sütler tercih edilmelidir.
Yağlar
Trans yağlar ve hayvansal yağlar yalnız diyabet hastaları için değil, genel vücut sağlığı için zararı olandır. Zeytinyağı, fındık yağı, ayçiçek yağı gibi bitkisel yağlar tercih edilmeli; bu yağlar kızartılmadan tüketilmelidir. Avokado, kuruyemiş gibi yağ bakımından varlıklı bitkisel ürünler sağlıklı ve rejime uygundur. İşlenmiş ve paketli ürünlerin içeriğindeki yağlar bitkisel dahi olsa hekime danışılmalıdır.
İçecekler
İçine şeker ve tatlandırıcı eklenmiş her türlü gazlı içecek, kahve ve çay karışımları, enerji içecekleri ve alkol sadece diyabet hastalarının değil, vücut sağlığını korumak isteyen her insanın tüketiminden kaçınması gereken ürünlerdir. Bunlar yerine su, soda, taze sıkılmış meyve suları, tatlandırılmamış çaylar ve kahve tüketilebilir.
Çocuklarda Diyabet
Vücudun beslenme kaynağı olan şekerin dengelenmesindeki önemli hormonların başında insülin geliyor. Şeker hastalığı doğrusu diyabet, bu hormondaki bozulmalara bağlı olarak görülüyor. Diyabet genellikle erişkin hastalığı olarak bilinse de son dönemlerde, konuyla ilgili farkındalığın da artmasıyla, çocuklarda da tespit edilebiliyor.
Çocuklarda diyabet; Tip 1 ve Tip 2 olarak ikiye ayrılıyor. Eskiden “insülin bağımlı diyabet” olarak adlandırılan Tip 1 diyabet hastalığında kan dolaşımındaki şekerin dokulara girişini sağlayan insülin hormonunun üretildiği pankreas hücrelerinde hasar söz konusu oluyor. Tip 2 diyabet ise, dokuların insülin hormonuna karşı duyarsızlaşması, bu yüzden kan dolaşımındaki şekerin dokulara girememesi sonucu oluşuyor.
Çocuklarda Diyabetin nedenleri
Çocuklarda görülen şeker hastalığına neyin sebep olduğu tam olarak bilinmiyor. Ailede diyabet hastası olan bireyler varsa bile, çocuklar diyabete yatkın olabilir. Fakat bu genetik miras her çocukta diyabete yol açmaz.
Pankreasın, insülin üretmeye yardımcı olan hücrelerinde bağışıklık sisteminden meydana gelen problemlerın meydana gelmesiyle oluşan tahribat sebebiyle tip 1 diyabet ortaya çıkabiliyor.
Tip 2 diyabet ise daha ziyade erişkinlik çağında görülmesine rağmen nadiren çocuklarda da ortaya çıkabiliyor. Tip 2 diyabete yatkınlığı olan çocuklarda özellikle aşırı kiloluluk (aşırı kiloluluk) ve yetersiz fizyolojik aktivite diyabet hastalığının ortaya çıkmasına niçin olabiliyor.
Çocuklarda Diyabetin emareleri
İnsülin hormonunun dahil olduğu süreçlerdeki bozulmadan kaynaklanan diyabet, çocuklarda bir takım belirtilerle ortaya çıkıyor. Bunlardan bazıları:
İdrar miktarındaki artış, yatak ıslatma
Aşırı oranda susama ve su tüketimi
Ağız kuruması
Aşırı açlık hissi
bitkinlik
Kilo kaybı
Sinirlilik hali ve depresyon
Bunlarla birlikte, tedavi edilmeyen veya tedavisi aksayan diyabetli çocuklarda diyabetik ketoasidoz adı verilen, kan şekerinin aşırı yükselmesinden meydana gelen bir tablonun yaratacağı bulgulara da rastlamak mümkün:
Bilinç bulanıklığı veya kaybı
Derin ve hızlı nefes alma
Cilt kuruluğu
Karın ağrsıcaklıkKusma
Nefeste meyve yada aseton kokusu
Diyabetik ketoasidoz tablosu belirtilerinin ortaya çıkması halinde bir sıhhat kurumuna başvurulmalıdır.
Çocuklarda Diyabetin Tanı şekilleri
Diyabet rahatça teşhis edilebilen bir hastalık değildir. Genelde aileler çocuklarında diyabet hastalığından şüphelenmedikleri için farklı sağlık problemlerıyla doktora başvururlar.
Yapılan testler sonucunda çocuğun rastgele alınan kan örneğinde kan şekeri 200, açlık kan şekeri de 126 mg/dL’nin üzerinde çıkıyorsa, HbA1c testi (hemoglobin A1c testi; son üç aylık dönemde ortalama kan şekeri seviyesinin tespit edilmesini sağlayan bir kontrol) seviyesi %6, 5’in üzerindeyse tabip öteki bulguları da göz önünde bulundurarak çocuğa diyabet teşhisini koyabilir. Bu testler bazen birden fazla kere tekrarlanabilir.
Eğer hekimin istediği testler tanı koymak için yeterli değilse o vakit şeker yükleme testi denilen bir kontrol yapılır. Bu test, çocuğa özel hazırlanmış bir sıvı içirilerek yapılmaktadır. Sıvı içiminden 2 saat sonrasında ölçümler yeniden yapılarak çocuğa net bir teşhis konulabilir.
Çocuklarda Diyabetin Tedavi şekilleri
Dünyada biroldukça ülke çocuklarında görülen diyabet, son zamanlarda ülkemizde de maksimum görülen çocuk hastalıklarının başında gelmektedir. Çocuklarda gelişen şeker hastalığı iyileştirilebilen bir hastalık değildir. Bunun kronik bir hastalık olduğunun kabul edilmesi, hastalıkla uyumlu bir yaşam sürülmesi önemlidir.
çoğu zaman Tip 1 diyabete haiz olan çocuklar için insülin tedavisi öngörülmektedir. Fakat bununla birlikte, hekim tarafından uygun görülen bir ilaç tedavisine de başlanabilir. Tedavi ile birlikte çocuğun yaşam standartlarına da paralel olarak beslenme değişikliği ve tertipli egzersiz yapılması önerilmektedir.
Tip 2 diyabet tedavisi de Tip 1’in tedavisi ile aynı yöntemleri izleyebilir. Çocuğun insülin direncini kontrol altına alabilmek için beslenme düzeninin değiştirilmesi ve tertipli egzersizler tavsiye edilmektedir.
Özellikle insülin kullananlar olmak üzere diyabet hastalarının, hekimlerin tavsiye edeceği şekilde ve sıklıkta ev ortamında kan şekeri takip edeni yapmaları ve belirli periyodik aralıklarla muayeneye gelmeleri hastalığın kontrol altına alınmasında oldukca önemlidir. Periyodik takipler diyabet hastalarında, topluluğun geri kalanına nazaran sık görülen böbrek ve göz hastalıkları için rutin kontrollerin yapılması açısından da büyük örutubet taşımaktadır.